Uykuda rüyayı yaşamak: Bacağını kıranlar, eşİnİ boğmaya çalışanlar hatta cİnayet İşleyenler


REM uykusu davranış bozukluğu olanlar gördükleri rüyayı sanki gerçekmiş gibi davranışa geçiriyor. Rüya içeriği genellikle şiddet içerdiği için davranışlar bazen yaralanmaya hatta ölüme bile yol açabiliyor. Prof. Dr. Derya Karadeniz anlattı.
Türkiye’den bir vaka

Çevresinde saygı duyulan bir kişi olan 61 yaşındaki A.N., karısını kaybettiğinden beri yalnız yaşıyordu. Bir tanıdığının düğünü için gittiği kasabada eski bir arkadaşının evine misafir oldu. Düğün sonrası gittiği bu evde arkadaşıyla akşam yemeği yediler, sakin bir şekilde televizyon seyredip kâğıt oynadılar. Daha sonra ev sahibi olan arkadaşıyla aynı odada karşılıklı yatakta uykuya daldılar. Aradan bir süre geçtikten sonra A.N., arkadaşına önce bastonuyla sonra da sobanın üstünde duran su güğümüyle vurmaya başladı. Gürültüye uyanan ev sahibinin çocukları A.N.’yi etkisiz hale getirip jandarmaya teslim etti.

A.N. suç tarihinde verdiği ifadede “Üç-dört yıldır geceleri kâbuslarımda bana saldırıldığını görüyorum. Olay anında yine böyle bir kâbus gördüm. Arkadaşıma vurduğumu hatırlamıyorum. İlçe jandarma karakolunda kendime geldim. Arkadaşıma karşı herhangi bir husumetim yok” dedi. İfadesi alınırken A.N. şaşkın ve korkmuş görünüyordu. Bu hali görevlilerin dikkatini çekti ve dava dosyasına not edildi.

A.N. ‘kasten adam öldürmeye teşebbüs’ iddiasıyla yargılandığı sırada adli psikiyatrik muayeneye gönderildi. Muayenede fiili ehliyetini etkileyecek düzeyde bir sorun saptanmadı. A.N.’ye uyku tetkiki yapıldı ve suç tarihinde ceza sorumluluğunu kaldıracak derecede parasomnisi (uykuda istemsiz ortaya çıkan anormal davranışlar) olduğuna kanaat getirildi. Adli tıbbın kararı ilgili mahkemeye bildirildi.

İngiltere’den bir vaka
Emekli çelik işçisi Thomas (59) ve Christine (57) neredeyse 40 yıldır evliydi. İki çocukları vardı. Emeklilik günlerini karavanla seyahat ederek geçiriyorlardı.

Bir temmuz günü karavanlarıyla rutin gezilerinden birine çıkıp bir sahil köyüne park ettiler. Thomas ve karısı akşam yemeğinden sonra yatağa gitti. Ancak saat 23.30’da el freniyle drift yapan gençlerin gürültüsüyle uyandılar. Uykuya geri dönemeyince karavanlarıyla başka bir yere gidip tekrar yattılar.

Thomas birkaç saat sonra uyandı. Ellerini tepkisiz yatan karısının boynunda buldu. Panik içinde Türkiye’de karşılığı 112 olan 999’u aradı. Operatöre şunları söyledi: “Ne yaptım ben? Onu uyandırmaya çalışıyordum. Sanırım karımı öldürdüm. Aman Tanrım. Biri içeri girdi sandım. O çocuklarla kavga ediyordum ama o Christine’di. Rüya falan görmüş olmalıyım. Ne yaptım ben? Ne yaptım ben? Birini gönderebilir misiniz?”

Thomas uykusunda karısını boğarak öldürmüştü. Polis soruşturması sırasında çiftin arkadaşları ve akrabaları dedektiflere onların sevgi dolu bir çift olduğunu söyledi. Eğlence için düzenli olarak gece dışarı çıkıyor, birlikte ragbi izliyorlardı. Hatta yaklaşan 40’ıncı evlilik yıldönümlerini kutlamak için bir Akdeniz gezisi rezervasyonu yapmışlardı. Thomas cezaevine gönderildi. Tutuklu olduğu sırada yapılan testler parasomnisi olduğunu gösterdi. 10 ay sonra cinayet suçlamasıyla mahkemeye çıktığında hakim, Thomas’a şunları söyledi: “Siz iyi bir adamsınız ve sadık bir kocasınız. Suçluluk duygusu hissettiğinizi tahmin edebiliyorum. Kanun önünde hiçbir sorumluluğunuz yok. Tahliye edildiniz. 999 çağrınızı dinledik, karınızın öldüğünü öğrendiğinizde neler hissettiğinizi çok iyi biliyoruz.”

Uyku diyarında şiddet Pek çoğumuz için kötü bir gece uykusu ertesi günü yorgun geçirmek, konsantrasyon sorunu yaşamaktan daha fazlasına neden olmaz. Ancak parasomnisi olanlar için kötü bir gece uykusu hızla faciaya dönüşebilir. Parasomniler arasında uyurgezerlik, gece uykuda yemek yeme, gece terörü gibi uyku hastalıkları yer alıyor. Ama içlerinde belki de en tehlikelisi REM uykusu davranış bozukluğu.

Bu hastalıkta kişi rüyasında gördüğünü gerçekmiş gibi yaşayıp davranışa çeviriyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Uyku Bozuklukları Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Derya Karadeniz, “Benim burnunu, bacağını, kolunu, dişlerini kıran, kafasını çarpıp kanama geçiren, yanında uyuyan karısına vuran o kadar çok hastam var ki… Ataklar bazen o kadar şiddet içerir ki… Atak sonrasında hasta uyanır ama iş işten geçmiş olur” diyor. Prof. Dr. Derya Karadeniz ile REM uykusu davranış bozukluğunu konuştuk.

REM uykusu davranış bozukluğu nasıl bir hastalık? Öncelikle sanıldığı gibi psikiyatrik bir hastalık olmadığını söyleyerek başlayayım. 1980’lerde tanımlanan, görece yeni bir uyku hastalığı. Adından da anlaşılacağı gibi uykunun REM evresinde ortaya çıkıyor. Tanım olarak rüyayı yaşama hastalığı. Yani hasta gördüğü rüyayı sanki gerçekmiş gibi davranışa çeviriyor.

Rüyaların içeriğini örneklerle açabilir misiniz? Örneğin kişiyi rüyasında köpek kovalıyordur, ondan kaçıyordur ama kişi bu kaçma eylemini gerçekten yaşar. Yani yataktan kalkar ve kaçar. Veya birisiyle münakaşa ediyordur, o sırada bağırıp çağırıyordur. Hakikaten o bağırma çağırmayla uyanır. Ya da futbol sahasında maç yapıyordur, hakeme çok sinirlenmiştir, sinirle topa vurur ve bacağını duvara çarparak uyanır.

Rüyanın kişinin davranışlarına yansımasının sebebi nedir? REM evresinin en önemli özelliği vücudun hareket etme kabiliyetinin ortadan kalkması ve duygusal içeriği yoğun, senaryosu olan rüyalar görülmesi. Normal şartlarda her gece uyurken gecede üç-beş kez REM uykusu yaşarız. Bu dönemlere girdiğimizde bütün çizgili kaslarımız, yani hareket etmemizi sağlayan kaslarımız çalışmaz hale gelir, vücudumuzda bir nevi felç gelişir. Felç halinin tabii ki farkında değiliz. REM uykusu davranış bozukluğunda bu sistemde bir sıkıntı vardır. Rüya dönemlerinde hareket edememe halini sağlayan sistem çalışmaz ve kişi rüyasında gördüğünü yapar hale gelir.

Rüyaların içeriği hep kötü müdür? Nadiren normal ve iyi içerik olabilir. Mesela kişi rüyasında iskelede oturuyor, şahane bir deniz var, hava çok sıcak… Denize atlamak istiyor, kalkıp atlıyor. Ama gerçekte yataktan atlayıp kafasını yere çarpıyor. Rüyalar genellikle kötü içeriklidir: Eve hırsız girer, hırsıza müdahale eder, o sırada düşer veya kolunu kırar. Biriyle kavga eder, küfreder, bağırıp çağırır. Birisi veya bir hayvan ona saldırır, hasta ona tekme atar ama tekme attığı şey duvardır… Hep böyle bir mücadele içeren bir içerik ve davranış var.

Rüyalar nedeniyle yaralanmalar sık yaşanıyor mu? Evet, REM uykusu davranış bozukluğu yaralanmalara sık sebebiyet verir. Birçok hasta bana kafasını vurmuş, bacağını kırmış halde geliyor. Veya yanında uyuyan kişiye bilmeden zarar veriyor. Örneğin rüyasında münakaşa ettiği kişiye bir yumruk sallıyor, o yumruğu yanında uyuyan eşine atıyor ve eşi yaralanıyor.

REM uykusu davranış bozukluğu olan birinde ataklar hangi aralıklarla geliyor ve kaç dakika sürüyor? Bir düzeni yok, sıklık çok değişken. Normal şartlarda biz altı-sekiz saatlik bir gece uykusunda üç-beş kez REM evresine giriyoruz. Bu evreler 25-30 dakika sürüyor. Her REM evresinde de atak görülmüyor zaten.

Kadınlarda mı erkeklerde mi daha yaygın? Erkeklerde daha sık. Özellikle 50 yaş üzerinde daha fazla rastlıyoruz. REM uykusu davranış bozukluğu, parasomni (uykuda istemsiz ortaya çıkan anormal davranışlar) grubunda yer alan bir hastalık. Mesela çocukluk döneminde uyurgezerlik, altını ıslatma, gece terörü, kâbus bozukluğu da bir parasomnidir. İşte çocukluğunda bu tür parasomnilerden birine sahip kişilerin yaşamlarının ileriki dönemlerinde REM uykusu davranış bozukluğu ortaya çıkabiliyor. Ama çocuklukta parasomni olmayanlarda da belli bir yaştan sonra görülebiliyor.

Bu arada REM uykusu davranış bozukluğu kabuslarla sık karıştırılıyor. Ama ikisi arasında önemli bir fark var: Kâbusta kişi kötü rüyayla kan ter içinde uyanır. REM uykusu davranış bozukluğunda ise uyanma yok, rüyayı davranışa çevirme var.

REM uykusu davranış bozukluğunun sebebi biliniyor mu? Hayır, tam olarak bilmiyoruz. Hastalıkta rol alan bir gen şimdiye kadar gösterilmedi. REM uykusunda hareket edememe durumunu sağlayan bölgeler daha ziyade beyin sapında. İlerleyen yaşla birlikte beyin sapındaki birtakım değişiklikler bazen gece uykuda hareket edememe sistemini etkileyerek bu sistemin gece uykuda işini yapmamasına yol açıyor. Ama bu değişiklikler neden herkeste REM uykusu davranış bozukluğuna yol açmıyor, bilmiyoruz.

Peki bu hastalığa hangi sıklıkta rastlanıyor? Dünya sıklık çalışmalarına baktığımızda yüzde 1-2 gibi bir oran karşımıza çıkıyor. Uyku hastalıkları konusunda çok uzun yıllardır çalışan bir hekim olarak şunu söyleyebilirim: Ben böyle vakaları çok sıklıkla görüyorum. Dikkat çekici bir başka konu, hastalarımın bir kısmının yaşadıklarını psikiyatrik zannedip psikiyatriste gitmiş ve başka tedaviler almış olması. Halbuki psikiyatrik hastalıklara bağlı rüya içeriğinde bozulma ve kabuslar başka bir hastalık grubu, REM uykusu davranış bozukluğu başka bir hastalık grubu…

Hastalığın bir de hukuki boyutu var. İstemeden de olsa REM uykusu bozukluğu ciddi yaralamalarla hatta cinayetle bile sonuçlanabiliyor değil mi? Evet çünkü rüya içeriği şiddet içeriyor ve hastalık şiddet içeren davranışlarla seyrediyor. Kişi rüyasında hep kendine yönelen bir tehlikeye karşı kendini savunuyor. Örneğin köpek üzerine atladığında köpekle boğuşuyor, köpeğin boynunu sıkıyor. Ama o sırada boynunu sıktığı kişi yanında uyuyan eşi olabiliyor. Veya rüyasında kendini darp etmeye çalışan bir insanı döverken aslında eşini yaralayabiliyor, ölümüne yol açabiliyor.

Tabii uykuda şiddet içeren davranışlarla seyreden başka parasomniler de var. Dolayısıyla bunları ayırt etmek önemli. Her şeyden önce hasta bu davranışı bilerek ve isteyerek yapmıyor. Biz hastanın klinik özelliklerini öğrendikten sonra hastaya mutlaka uyku tetkiki yapmak zorundayız. Uyku tetkikinde atağı görmemiz şart değil. Çünkü hasta her gün atak geçirmiyor. Dolayısıyla atağın bilgi olarak bize söylenmiş olması ve bizim uyku tetkikinde bazı özellikleri görmemiz yeterli.

Kasıtlı olarak cinayet işleyen biri, kendisinde bu hastalık olmamasına rağmen “Bende REM uykusu davranış bozukluğu var. İstemeden ölüme sebep oldum” diyebilir mi? Diyemez. Çünkü uyku tetkiki bize hastalığın olup olmadığını söyler. Her şeyden önce REM uyku evresinde kas gerginliği ve hareketliliğinin normalini çok iyi biliyoruz. Anormal hareket halinin bazı kriterleri var. Örneğin kol, bacak, çene gibi birçok kasta aktiviteyi ölçüyoruz. Eğer bu aktiviteler artmışsa “REM uykusunda atoni (hareketsizlik) kaybolmuştur” diyoruz. Buna hastanın uykuda bağırması, çağırması, vurması, kırması gibi klinik bulgular eşlik ediyorsa tanıyı öyle koyuyoruz.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Uyku Bozuklukları Merkezi’nde 30 yılı aşkın bir süredir hasta görüyorsunuz. Adli Tıp Kurumu’ndan size değerlendirmeniz için böyle hastalar geliyor mu? Geliyor, evet. Bize diyorlar ki “Bu insan gece uykusunda karısını boğazlamış ve öldürmüş. Ama hatırlamıyor. Bu bir hastalık mı?” Şimdi hastanın bilerek yapıp yapmadığı benim cevabını verebileceğim bir konu değil. Ama ben kişinin o eylemi yapabileceği bir hastalığa sahip olup olmadığını anlarım. Nasıl anlarım? Uyku tetkiki ve hastanın yakınlarından aldığım öyküyle… Tabii şunu da vurgulamakta yarar var: Bir insan hem REM uykusu davranış bozukluğuna sahip olabilir hem de kasten karısını öldürebilir. Bunu çözmek de hukukun işi.

Sizin bu hastalık nedeniyle cinayet işlemiş ve bizzat değerlendirdiğiniz bir hastanız hiç oldu mu? Tabii ki oldu. Ben mesela bir hastayı çok iyi hatırlıyorum. Yıllar önceydi. Hasta, İstanbul dışından bize gönderilmişti. REM uykusu davranış bozukluğu kesin olan biriydi. Raporu yazdıktan sonra hasta cezaevinden çıkmıştı. Türk Ceza Kanunu’na göre bu hastalığa yönelik bir düzenleme yok. Bu tür vakalar için hakikaten farkındalık gerekiyor.

Hastanın atak yaşamasını tetikleyen bazı durumlar var mı? Var, evet. Mesela uyku apne sendromu (uykuda solunum durması) gibi ekstra başka bir uyku hastalığı, REM uykusu davranış bozukluğunu tetikler. Dolayısıyla bu tür hastalıkların olup olmadığını belirleyip gerekirse onlara yönelik de tedavi başlamamız lazım. Bu, bir.

İkincisi, REM uykusu davranış bozukluğu yanlış bir şekilde uykusuzluk tipi olarak değerlendiriliyor ve hastalara uyku ilacı veriliyor. Birçok uyku ilacı veya psikiyatrik ilaç bu hastalığı tetikler. Bazen sadece ilaca bağlı olarak bile bu tabloyu görebiliyoruz.

Şu mesaj çok önemli: Bir insanın gördüğü rüyayı sanki gerçekmiş gibi yaşaması kesinlikle normal değil. Ayrıca rüyayı yaşamanın psikolojik veya psikiyatrik bir sorun olarak değerlendirilmesi de yanlış. Bu bir uyku hastalığı. Tanısı da uyku tetkiki sayesinde çok somut. Dolayısıyla tanıyı koyup hastalığı mutlaka tedavi etmek gerekir. Çünkü hastalığın önce hastanın kendisine, sonra da yanında uyuyan kişiye zarar verme potansiyeli var. Benim burnunu, bacağını, kolunu, dişlerini kıran, kafasını çarpıp kanama geçiren o kadar çok hastam var ki… Ataklar bazen o kadar şiddet içerir ki… Atak sonrasında hasta uyanır ama iş işten geçmiş olur. Karısına vurur, o sırada uyanır. Karısı “Niye bana tekme attın?” diye sorar, o da “Rüyamda şuna tekme atıyordum, pardon” der.

Peki hastalığın şiddeti zaman içinde artma eğiliminde mi? Genelde böyle evet. Genç yaşlarda rüyada gülme, bağırma, çağırmayla başlar. Yavaş yavaş kollar, bacaklar işin içine girer. REM uykusu davranış bozukluğunda iki şey olmaz: Uykuda yemek yeme ve cinsel aktivite. Yani kişi rüyasında muhallebi görüp kalkıp muhallebi yemez. Veya uykuda kimseye tecavüz etmez. Bunlar daha farklı hastalıklar. REM uykusu davranış bozukluğunda yemek yeme ve cinsel aktivite dışında her türlü basit ya da kompleks davranış görebiliriz. Basit davranış ne? Bağırma, tekme atma… Kompleks davranış ne? Kalkıp yürüyerek bir eylemi yapma. Mesela kalkıp köşede duvara yaslanmış bir değneği alıp birine vurabilir. Davranışlar bazen amaca yönelik bazen de amaçsız basit bir tekne atma şeklindedir.

Kişinin uykudaki eylemlerinin sadece yatakla sınırlı olmadığını, kalkıp yürüyebildiğini de söylediniz. O sırada gözler açık mı? Eylemler sadece yatakta olmuyor, evet. Mesela kişi rüyasında eve hırsız girdiğini görüyor, salona yürüyor, kanepeye vurmaya başlıyor. O sırada hâlâ rüyada ve gördüğü insanın kanepede olduğunu sanıp ona vuruyor. Ya da yan odaya geçip başka birini boğazlayabiliyor. Bu, amaca yönelik kompleks bir davranış. Ama kompleks davranışlardan ziyade genellikle tekme, yumruk atma gibi basit davranışlar tipiktir. Gözlerin açık olup olmadığına gelince… Hasta davranışları sırasında rüya görmeye devam eder ve gözleri kapalıdır.

Bu hastalığın Parkinson ile ilişkisi var mı? REM uykusu davranış bozukluğu olanlar ileride Parkinson hastası olmaya aday mı? REM uykusu davranış bozukluğu zaman içinde bazı hastalıkların geleceğini bize gösterebilir. Örneğin ‘multi sistem atrofi’ (MSA) dediğimiz bir hastalık var. MSA, beynin fonksiyonlarını etkileyerek hareket, denge, koordinasyon gibi sistemlerde sorun yaşanmasına neden olur. REM uykusu davranış bozukluğu olanların bir kısmında ileriki dönemlerde MSA riskinin daha yüksek olduğunu biliyoruz. Yine REM uykusu davranış bozukluğu olanlarda ‘Lewy cisimcikli demans hastalığı’ (hem Parkinson’un hem Alzheimer’in belirtilerini paylaşan bir bunama türü) ve Parkinson ihtimali de daha fazla. Fakat “Her REM uykusu davranış bozukluğu olan hastada yüzde 100 bu hastalıklar gelişecek” diye bir şey söyleyemeyiz. Olma ihtimali var ama kimlerde olacağını veya olmayacağını önceden öngöremiyoruz. Bu nedenle hastalar sürekli izlemde kalmalı. İşin öbür tarafında şu var: Parkinson tanısı olan hastalarda REM uykusu davranış bozukluğunu çok sık görüyoruz.

Tanıyı koymanızı sağlayan uyku tetkikinin nasıl yapıldığını da anlatır mısınız? Uyku tetkiki (polisomnografi) her türlü uyku hastalığının tanısında kullanılan bir yöntem. Gece uykusu esnasında yapılır. Hasta bir gece uyku merkezine yatırılır. Uykusuna ilişkin bütün verileri kaydedilir ve daha sonra bu veriler uyku uzmanı tarafından değerlendirilir.

Bu arada polisomnografi konusunda bir de uyarım var: Bu tetkikin sadece uyku apnesi sendromuyla değil, bütün uyku hastalıklarıyla ilgilenen bir uyku uzmanı tarafından yapılması gerekiyor. Uyku hastalıkları konusunda uzmanlaşmış bir hekim değerlendirmezse REM uykusu davranış bozukluğu standart bir polisomnografiyle çok kolay gözden kaçabilir.

Peki hastalığın tedavisi nasıl yapılıyor? İlaçlarla tedavi ediyoruz. REM uykusu davranış bozukluğu geçen bir hastalık değil. O nedenle tedavinin ömür boyu sürdürülmesi gerekiyor. Ayrıca hasta mutlaka izlenmeli. Çünkü “Zaman içinde başka nörolojik hastalıkların belirtileri başlıyor mu?” diye de hastayı mutlaka takipte tutmamız lazım. Daha önce de söylediğim gibi bu hastalık başta Parkinson olmak üzere başka bir nörolojik hastalığın öncü bir belirtisi olabilir.

SÖYLEŞİ: ÖZGÜR GÖKMEN ÇELENK/10HABER.NET

Söyleşiyi okumak için tıklayınız